Yüzyıllar boyunca eğitimin önemi üzerine
milyonlarca değerli sözler söylenmiş. Zaman zaman bu sözler,
gerçeği bize hatırlatmak üzere şık bir çerçeve içerisinde
bazen masalarımızın, bazen de duvarlarımızda üzerinde yerini
almışlardır.
Yine herkesin eğitimin önemini birbirine
hatırlattığı şu meşhur günlerdeyiz. "ÜNİVERSİTE SINAVLARI"
kapıya dayandı. Milyonlarca gencimiz bir üniversitenin kapısından
içeri girebilmek için verdikleri mücadelenin son günlerinde.
Peki "BİLGİ ÇAĞININ" insanları doğru eğitim alıyorlar mı?
Aldıkları eğitimler sonucunda iş hayatında başarılı oluyorlar
mı? Bu kadar emek ve çaba neticesinde ne elde ediyoruz?
İlk iki soruya cevap "HAYIR", son
soruya cevap "0".
Belki verdiğim cevapları acımasızlık olarak nitelendireceksiniz
ama, şu anlatacaklarıma kulak verdikten sonra "Doğru valla,
size hak vermemek elde değil" dediğinizi işitir gibiyim.
İsterseniz işe "MESLEK NEDİR?" den
başlayalım.
MESLEK: Bireyin, zihinsel,
fiziksel yeteneklerini, becerilerini, ilgilerini, ihtiyaçlarını
değerlendirdiği ve almış olduğu eğitimlerle bir konuda eğil
olduğu ( uzman olduğu) sistemdir.
Demek oluyor ki; öncelikli olarak
sizin her hangi bir mesleği yapabilmeniz için, o meslek
ile ilgili,
1. Yeteneğinizin, becerinizin
ve aynı zamanda da ilginizin olması,
2. Yetenek ve becerileriniz doğrultusunda, kendinizi daha
iyi ifade edebilmek ve bir konuda uzmanlaşabilmek için eğitim
almış olmanız gerekiyor.
Bu eğitimin üniversitede öğretim
görevlileri tarafından yada ustadan çırağa verilen dersler
olması ile ilgili şart yoktur. Önemli olan sizi geliştirebilmesi.
Peki bu yetenekler çok önemli midir?
İnsanlar sonradan seçtiği meslek için yetenekler kazanamaz
mı?
İlk soru için cevap "EVET", son soru
için cevap "HAYIR". Yetenek sonradan kazanılmaz. Var olan
yetenek sonradan keşfedilir. Yetenek hayatımızın mutluluk
kaynağıdır. Çünkü, insan yetenekleri doğrultusunda yaptığı
her işten büyük bir zevk alır ve yaşamsal doyuma ulaşır.
Bu doyum onun iç dünyasında büyük mutluluklar yaratır. Bu
mutluluk nedeniyle kendi ve toplumla barışık olur. Üretken
olur. Başkalarının gelişimi için çaba sarf eder. Sadece
kendisi için değil bütün canlılar için önemli başarılara
imza atar. Burada yeteneklerini sergilediği alanın hiçbir
önemi yoktur. Önemli olan kendini gerçek anlamda ifade edebildiği
ve o ruhsal doygunluğu hissettiği bir alanda yer alması.
Şimdi gelelim başlığımızda ki "BİLGİ ÇAĞININ TEHLİKE
ÇANLARI BİZİM İÇİN ÇALIYOR !" iddiasına.
"BİLGİ ÇAĞI": Hızlı bilgi paylaşımının ve teknolojik
gelişimin hat safhada olduğu bu çağda, bireyler bilgi bombardımanı
altında kalmakta. Bu nedenle bilgiyi biriktiren değil, bilgiyi
öğrenip kullanabilen bu çağın altın insanları olacak. İlginizin
olmadığı bir alan ile ilgili hiçbir bilgiyi öğrenemezsiniz.
Sadece beyninizde gereksi yer kaplar. İlgilerde yetenekler
doğrultusunda oluşur.
Demek oluyor ki;
1. Öncelikli olarak "YETENEĞİNİZİ KEŞFETMELİSİNİZ"
2. YETENEKLERİNİZ DOĞRULTUSUNDA İLGİ ALANLARI OLUŞTURMALISINIZ
3. BU İLGİ ALANLARI İLE İLGİLİ BİLGİLERİ ÖĞRENMELİSİNİZ
4. SONRADA BU BİLGİLERİ KULLANMALISINIZ.
BİZDE Kİ BİLGİ ÇAĞININ ALTIN İNSANLARI ÜLKEMİZİN GELİŞMESİ
İÇİN YETERLİ SAYIDA MI? BU ÇAĞDA YETERLİ ALTIN İNSAN YETİŞTİREBİLİYORMUYUZ?
Bu sorulara yukarıdaki gibi 1. sorunun cevabı şu, 2. sorunun
cevabı şu diye yanıt vermeyeceğim. Eminim siz gereken cevabı
vermişsinizdir.
" Hayal ettikleri gibi olmamız için uğraşan anne ve babalar,
" Fazla konuşup, kendimizi ifade edebileceğimiz her anı
değerlendirmemizden rahatsızlık duyup, üzerine bir de sürekli
hayata karşı merakımızı yenemeyip bir sürü sorular sorunca
yaramaz damgasını vuran, bir köşede sessiz sedasız, saygıda
kusur etmeyen, sıkı ezberci çocuklar olduğumuzda bizi taktir
eden ve seven öğretmenlerimiz,
" Bizi sürüye katılmaya ve sıradan bir insan olmaya doğru
iten ve pasif bir kişilik olmamızı isteyen toplum ve onların
anlaşılamayan kuralları,
" PARA YAŞAMIN TEK KAYNAĞI felsefesi,
" Herşeyi kendi istekleri doğrultusunda yürütülmesini isteyen
otoriteler, kendimizi tanımımıza ve kendimizi keşfetmemize
izin vermezler.
" Birde şu meşhur üniversite sınavımız her şeyi daha da
altüst eder.
İster 17 yaşında olun, ister 37, 47.. sadece ve sadece yetenekleriniz
doğrultusunda işler yapın. Kendinizi keşfedin. Sonrasında
hem mutsuz hem de başarısız insanlar topluluğu olmayın.
Yetenekleri keşfetmek çok da zor değil. Şu 3 soru size yol
gösterebilir;
1. Hayatta neler yapmak istiyorsunuz. Hayallerinizi tek
tek gerçekleşmiş gibi yazın. Örn: "Şu anda Nobel Edebiyat
Ödülünün bana verildiğini öğrendim. Çok mutluyum. Çocukluğumdan
beri tuttuğum günlüğümün, yazdığım aşk hikayelerinin bir
gün beni bu noktalara getireceğini çok iyi biliyordum. İyi
ki babamın doktor ol ısrarlarına yenilmeyip edebiyat okudum."
Belki Nobel Ödülü alamazsınız ( alıp alamayacağınızı bilemezsiniz.
Belki de Nobel Ödülü alabilirsiniz.) Ama hayallerinizi bu
şekilde yazarak canlı tutarsınız ve başarabilme inancınızı
arttırırsınız. Bu inançla karşınıza çıkan engelleri daha
kolay aşarsınız. İnanın çoğu zaman karşınızdakinin bir engel
olduğunu bile anlamazsınız.
2. Neleri kolay yapıyorsanız onlar sizin yeteneklerinizdir.
Fakat çoğu zaman insanın yeteneklerini anlaması kolay olmaz.
Çünkü çok kolay bir şeyleri yapıyor olmanız, o işin çok
sıradan olduğunun ve herkesin kolaylıkla yapabildiği duygusunun
oluşmasına neden olur. Bu nedenle eğer yetenekleriniz konusunda
kararsızsanız işte size kolay bir yöntem. Topla 20 kişi
ile görüşün. Bunlardan en az 5 i anlaşmakta zorluk çektiğiniz
kişiler olsun. Onlara şu soruyu sorun: " Bende taktir ettiğiniz
yeteneklerim neler?. Bu yetenekleri hangi iş alanlarında
kullanabiliri? Beni ileride hangi işi yaparken hayal ediyorsunuz?"
Sizin için başkaları daha kolay sizi tarifler.
3. Çevrenizde ki iş güç sahibi olmuş kişilere sorun bakalım:
"Yaptığınız işten memnun musunuz? İşinizde hangi yeteneklerinizi
kullanıyorsunuz? Meslek seçiminizle ilgili pişmanlığınız
var mı? Aslında hangi işi yapmak isterdiniz?" Bu sorular,
sizi kalıplar içerisinde yaşamanız için zorlayan bir çok
kişinin mutsuzluğunu ve pişmanlığını keşfetmenizi sağlayacak.
Bir başka faydası da belki sizin sayenizde o kişiler hayatlarını
yeniden kurmak isteyebilirler. Kim bilir?
SONUÇ: Siz siz olun içinizde ki sesi dinleyin ve sadece
yeteneklerinizi kullanabileceğiniz alanlarda iş sahibi olun.
Bu iş sadece mutluluk getirmeyecek aynı zamanda para da
getirecektir. Ya çok kazanacaksınızdır ya da mutlu olduğunuz
işi yaptığınız için mutsuzluğunuzu unutturmak adına gereksiz
harcamalar yapmayıp yine başkalarına oranla çok kazançlı
çıkacaksınızdır.
Gelişmekte olan bir ülkede bilgiyi uygulamaya geçiremeyen
hem okumuş hem de okumamış bir millet savaşsız ülkesini
başka ülkelerinin altın çocuklarına teslim eder. OKUYARAK
BİLGİ ÇÖPÇÜSÜ DEĞİL, ÖĞRENDİĞİNİ MUTLULUKLA UYGULAYABİLEN
ALTIN İNSANLARDAN OLUNUZ.
Amine
Arzu UĞUR
|